Hepimizin Yaşamında Bir Yığın Keşkeler Vardır…

Sanat

 

Hepimizin Yaşamında Bir Yığın Keşkeler Vardır…

(En aza indirmek elimizdeyken)

Prof. Hasan Pekmezci

 

Hepimizin yaşamında bir yığın ‘’keşke’’ler vardır, elimizde olmadan, farkına varmadan yaşamımıza dahil olan. ‘’Keşke şunu yapsaydım, daha çok yapaydım; ya da yapmasaydım!

‘’Keşke öyle değil de böyle yapsaydım,  ah,ah’’

Bu konularda elbette bitmez tükenmez örnekler yazılabilir, çizilebilir. Özellikle belli yaş dilimlerine gelenlerde çok daha etkili bir iç hesaplaşma da yaşanır. Çoğu zaman dile getirilemeyen ama dile getirildiğinde de ‘’Aman anneee, Aman babaaaa’’ kestirmeleri ve susturmalarının işleyiverdiği bir konudur bu.

Oysa kıyısından köşesinden bir sözcüğün, bir cümlenin iz bırakması, o konuda davranış değişikliği yapabilmesi gelecekteki ‘’keşke’’ sıkıntılarından birinin yaşanmaması demek. Çünkü o insanları, o geçen zamanı geri getirmenin ve o sınırlı pişmanlığın telafisi mümkün olmayacağının bilinivermesi.

Baştan dediğim gibi hayatın her alanında, yeri geliverdiğinde herkesin böyle sorgulamaları kaçınılmaz. ‘’Ben bu konularda çok hassasım böyle pek sorun yaşamıyorum’’ iddiasında bulunanlarda bile.

Kaç gündür böyle bir sorgulamada, yargılamada bulunuyorum, bulunuyoruz eşim Şükran ile. yaşadığımız bayram günlerinin anımsamaları içinde. Bayramları öğrencilerimizce, dostlarımızca aranmanın; eşi-dostu aramanın yanında hayatımıza dokunan, bizde iz bırakan öğretmenlerimizi, varlıklarından çok örnekler almaya çalıştığımız, sevdiğimiz, saydığımız büyüklerimizi arama alışkanlığı yaşatması yönünden önemseyenlerdeniz aile olarak. Bayram sabahı sıra ile arama faslı başlar. Anında cevap verenlerle, birkaç aramadan sonra ulaşılanlarla duygu paylaşımları yanında seslerini, soluklarını hissedebilmek. ‘’Bak, işte yaşıyoruz, birbirimizin sesini duyabiliyoruz. Yaşam denen büyük nimeti anlamlandırabiliyoruz. Yaşama ekleyebileceğimiz çabalarımızı karşılıklı değerbilirliklerle gözden geçirebiliyoruz. Bu hazzı dar ya da geniş aile bilincine ekleyebiliyoruz ki gerçek paylaşımdır, geleceğe kalacak anı kırıntılarıdır bunlar’’.

‘’Acaba’’ sorguları ve sıkıntıları açılmayan telefonlar sonrası içimizi, dışımızı kemirmeye başlar elbette. Tekrar, tekrar aramalar, başkaları aracılığıyla ulaşma çabaları. Bir sonlu yaşamın dahasonsuza kadar açılamayacak telefon kesintisi. 

Biz yaş dilimi olarak bu gibi cevapsız aramalarla çok karşılaşmaya başladık. En çok da bundan altmış yıl önceki öğretmenlerimizi aradığımızda.  Bu nedenle de işte ‘’keşke’ler konusuna değinme gereği yaşıyoruz.

Zorba TV*Dergide böylesi bir anıyı daha önce paylaşmıştık, öğrenim yıllarımızın başında İstanbul gibi devasa bir kentte Anadolu’dan gelmiş bir yatılı okul öğrencisine sahip çıkan bir Cumhuriyet öğretmenin bir bayram arandığında açılmayan, cevap veremeyen telefonuna dair. Bu kez Anadolu’nun Toroslarının yamacında bir yatılı okuldaki sevgiyi, saygıyı, sık sık aranmayı hak eden başka öğretmenlerimizden birini anacağız. 

İvriz Öğretmen Okulundaki öğretmenlerimizden. Nuri Güngör öğretmenimiz bunlardan biri. Bu okulların bir özelliği vardı. Öğretmen kavramında ne öğretmeni olduğu;branşı, ne okuttuğu, derslere girip girmediği önemli değildi.Bu okulun öğretmeni olması her öğrencinin öğretmen olmasına yetiyordu. Nuri öğretmenimiz de bunlardan biriydi.

Başka bir yönüyle bu okulların öğretmen profili o denli donanımlı, her öğrenciye ayrımsız sahip çıkma bilincinde venitelikte idi ki her biri için birer makale yazdığım, daha da yazabileceğim idol eğitimcilerdi. Zaman içinde öğretmen yetiştirme ve eğitim politikalarımız üzerine çalışmalarım bağlamında pek çoğu için araştırmalar yaptığımdan Cumhuriyet’in ne denli nitelikli eğitimciler yetiştirdiğini ve bizim gibi çocukları ve gençleri güvenle emanet ettiğini biliyorum.Öğrenci profilinin de bu nitelikli eğitimcilere layık olmak için çok ayrı çabalar harcadığının ve bu sorumluluğu kendilerinden sonrasına nasıl taşıdıklarının örneklerinin tanığıyız. Böyle bir eğitimci kuşağının öğrencisi olmanın her zaman onurunu yaşayanlardanız.

.

Nuri Güngör öğretmenimiz de bu niteliklerle donanmış, çok yönlü bir eğitimciydi. Tiyatro ile yoğun ilgileniyordu, sosyal etkinliklerde tiyatro çalışmalarının yanısıra okulun yerleşme alanındaki, Sütunlu Tepesinin eteklerine açık hava tiyatrosu kazdırmıştı.Alanında zengin bir şiir, tarihi araştırma, tiyatro, biyografik eser yayınına sahip olması kazandığı birikiminin toplumsal yaşamla paylaşma sorumluluğunun da göstergesi. Bu nedenle onunla ilgili anı ve biyografik yazılarda ‘’Eğirdir’li ünlü eğitimci ve tiyatro yazarı; Eğirdir Ansiklopedisi, Bekir Olayı, 1212 gün, Gündemden, Yorumlar-Yankılar, Nevzat Kösoğlu'nun Ardından kitaplarının yazarı’’, ‘’Devlet Tiyatrosu ve İstanbul Şehir Tiyatrolarında ‘’Osmangiller’’ gibi oyunları oynanan Nuri GÜNGÖR diye anılabilmekte.Bir başka yazıdan: ‘’Tiyatro alanında yazdığı oyunlar sahneleniyor, oyun yazma yarışmalarında yazdığı oyunlar birincilik ve mansiyonla ödüllendiriliyor, Kültür Bakanlığınca yayınlanıyordu… Ve şairdi, Eğirdir’ in KÜLTÜR ELÇİSİ. Yayınlanmış şiir kitapları, şiir dosyaları vardı’’…https://egirdirses.com/yazar-nuri-gungor-hayatini-kaybetti-5474

‘’1935, Eğirdir-Isparta doğumlu. TOBAV oyun yazma yarışmalarında Bekir Olayı adlı oyunu birincilik, 1212 Gün adlı oyunu mansiyon aldı. Devlet Tiyatrosu ve İstanbul Şehir Tiyatroları repertuarlarında oyunları vardır.’’https://www.egirdirakingazetesi.com.tr/haber/53375/EMEKLI-OGRETMEN-NURI-GUNGOR-VEFAT-ETTI

Bu saygın öğretmenim Cumhuriyet kuşağının aydınlanma okullarından (bizim kutsal yuvamız saydığımız) Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Edebiyat Bölümü’nden yetişti ve Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Enstitüsünü bitirdi. Çok yönlülük bilinci ile donanan bir aydın insan profili.

Zaman zaman Ankara’da düzenlenen İvrizliler gününde bir araya geliyor, 1960’ların anılarını tazeliyorduk bu doksanlık anıt insanla. Bir eğitimci sadece okul sıralarında değil, aradan onlu değil, ellili, altmışlı yıllar geçse de öğrencileri alanında sayılı insanlar olsalarda hala ondan yeni bir şey öğrenilebiliyorsa eğitimcidir, gerçek öğretmendir.Bu inanç bizlere böylesi anıt insanlardan miras.

Bu yıl onun telefonları da yanıtsız kaldı ve

‘’Keşke daha çok bir arada olabilseydik, keşke daha sık arayabilseydik sancıları’’ bize kaldı.

Saygı ve sevgi ile anıyoruz onu ve tüm öğretmenlerimizi.

Ankara.Haziran. 2025

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.