Haydar Ergülen’in “Rüyakâr”I

Edebiyat

Haydar Ergülen’in “Rüyakâr”I

 

            Haydar Ergülen’in40 Şiir ve Bir[1]kitabındaki şiirlerde, “rüya” öne çıkar. Rüyalar; din, kültür, mitoloji ve psikolojiyle ilgilidir. Kültürlere göre farklı açılımları ve karmaşık yapıları olan rüyaları terapistler çözümlemeye böylece ruhsal hastalıkları tedavi etmeye çalışırlar. Çünkü rüyalar, kişinin bilinçaltının aynalarıdır. Freud, rüyaları bilinçaltına itilmiş daha çok libido kaynaklı istek ve arzuların uykuda maskelenmiş şekilde açığa çıkarak ikinci elden tatmin oldukları bir telafi mekanizması olarak görür. Jung ise kolektif bilinçdışının varlığının en önemli belirtisi olan rüyaların içeriklerinin arketiplerden oluştuğunu savunur.[2] Jung’a göre geçmişi hatırlatan rüyaların dengeleme (bilinç ve bilinçdışı arasında dengeleyici), ödünleme, kehanet, dini mesaj, nevrozları yansıtma gibi fonksiyonları vardır.[3]

 

Haydar Ergülen’in eşi İdil’e ithaf ettiği “Rüyakâr” şiirinde, rüyakâr kadının (arzularını maskelemiş kadın) dünya zamanının ötesindeki rüya zamanında yaşadığı dile getirilir:

 

Göz fazladır görmeye senin yanında

uyumak rüyadır bana güzel rüyakâr

doksandokuzunda ziyan görsem de olur

yüz rüyada bir görülür böyle hatıra! (s. 18)

 

 

Şiirde yer alan rüya zamanı (psikolojik zaman), dünya zamanından (fiziksel zaman) farklıdır. Rüya zamanında, mekân zihindir. Saatler sürdüğü sanılsa da saniyeler süren rüyalarda, kişinin geçmişi, bastırılmış arzuları ve korkuları sembollerle yer alır. İkinci hayat olan rüyaları çözümlemek, kişinin bilinçaltını gün ışığına çıkararak kendisini tanımasını sağlar. “Rüyakâr”da rüya, hayal anlamı da taşır. Hayal, gündüz görülen ve kişinin yön verebildiği rüyalar gibidir:

 

rüyakâr olan kadın senin zamanın yok ki

rüyadan başka, hayatsa rüyalarından çalınan (s. 18)

Rüya yorumcuları, rüyalardaki sembollere göre kişinin geleceğini yorumlarlar. Çünkü rüyalar, kehanetleri içerdikleri için gelecekten haber verir. “Rüyakâr”da, rüya yorumcularının ziyan ettikleri ve kıymetini bilemedikleri rüyalar,“rüyakâr kadın” (sevgili) odağında tasvir edilir:

 

evlerine çekildi, yorumcular çok rüyayı

ziyan ettiler, çarşılarda gözden düşmüş

rüyalara dalma, sakın, ey gözleri bol! (s. 18)

 

 

Kişinin arzularını doyuran rüyalar, travmaların izlerini de taşır. Günlük hayatın kalıntılarını içeren rüyaların simgesel dilleri şiir dili gibidir. Şiir de hayatı telafi edici yönleri bulunan, iç ve dış uyarıcılarla şekillenen rüyalar gibi şifreler içerir. Bu sebeple günlük hayatı tamamlayan ve telafi eden rüyaların dili, şiir dili gibi simgeseldir. Bu bağlamda Haydar Ergülen’in“Rüyakâr”ında, rüya-şiir benzerliği vurgulanmıştır.

 

 

[1]Haydar Ergülen, 40 Şiir ve Bir, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul 2015.

[2]Özer Çetin, “Jung Psikolojisinde Rüya”, Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 19, Sayı: 2, 2010, s. 253.

[3]Özer Çetin, a.g.y. , s. 260.

 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.