
TURGAY SARI
Toprak Çığlıklarının Ressamı
Gülseren Sönmez

Bir sanat eseri, insanın sahip olduğu
tüm duyguları bünyesinde barındırır.
Anlatıya dayalı tüm sanatlar belli imgelerden ya da imgeler bütününden yola çıkar. Her ressamın kendine özgü imge dünyası vardır. Resim yapma serüveninde ressam bu imgeleri korumaya çalışır. Bazı sanatçılarda imgeler ağır basar. Bazılarında ise imgelerle sonsuz dokuların bombardımanına rastlarız. Bazı imgeler anlatının yerini alarak canlı öğeler olarak karşımıza çıkarlar. Yaşamımıza sanatımıza anlam katarlar. Sanat artık eskisi gibi değildir. Çağımızda sanat imgeler dili olmuştur.
Turgay Sarı’nın resimlerindeki lirik anlatım imgelerle zenginleşip bize doğayı, toprağı, toprağın büyütüp beslediği ağaçları, bilhassa otları, rüzgârı, fırtınayı, sonsuz gökyüzünü anlatır. Meydana getirdiği dokuların peşine düşüp Anadolu coğrafyasına daha yakından bakar, tanırız.
Sanatçı imgeler yani dokularla resmine yoğun anlamlar yükler. O yaşadığı coğrafyanın yağmurunu, rüzgârını, sıcağını, soğuğunu tanımış, her birini imgelerle resmetmiştir.
Sanat eserleri topluma sunulduktan sonra o eserler artık topluma aittir, izleyici tarafından değerlendirilir. Toplum olumlu/olumsuz değerlendirmesini yapar.
Turgay Sarı’nın resimlerinde gerçeklik tasavvurdan akarak, gerçek doğadan uzaklaşarak, gözle görünür bir dille somutlaşır, lirik bir güzelliğe ulaşarak yine doğayı oluşturur. Bu durum imgelerin sonucudur. Bu soyutluk sanatçının dışa vurumudur, dilidir.
O dil içinde; sanatçının ruhsal durumu, hayata ve çevresine bakışı, kendinin olanlara sevgisi de vardır. Resimleri hassas ruhunun ifadesidir. O nedenle de yumuşacık, lirik doğa anlatımı olan resimleri sıcacıktır. İnsanı içine çeker.
Anlatı sanatlarının malzemesi, hiçbir zaman ham var olan değil, estetik süzgeçten geçirilerek zihinde yeniden kurgulanarak ortaya konandır.
Turgay Sarı’nın resimlerinde tüm renkler erimiş, yumuşamış, ruhsal bütünlüğe ulaşmış, yeryüzü ile gökyüzü birbiri içinde eriyip sonsuz güzelliğe ulaşmıştır. Sanatçımızın resimlerine düz doğa olarak bakamayız. O resimler mistik güzelliğe bürünmüştür. Bu güzellik yumuşak bir güzelliktir. Herkesi içine çeker mutlu eder.

Turgay Sarı’nın resimlerindeki engin derinlik, perspektif insanı sonsuzluk içinde hissettirir, insana doğanın ve kendinin varoluşunu sorgulatır. Resimlerinde insan ve insanın yapıtı olan hiçbir obje yoktur. O, doğanın yalın haline âşıktır.
Sanatçımızın bazı resimlerinde yağmur veya çağlayan sularının aşındırdığı toprağı, kayalıkları ve yarılarak değişen toprak dokusunu görür, sesini, çığlığını duyarız. Doğa izlenimcisi olan sanatçımızın bu güzellikleri ortaya koymasının nedeni aşktır.
Turgay Sarı resimleriyle toprağın sesini insanlara duyurmaya çalışır. Toprağın içindeki yaşam vaveyla halindedir, çığlık atmaktadır. Toprağın içindeki canlılar doğar, büyür, ölürler. Yeni nesiller de yine toprak içinde gelişir, var olurlar. Toprak canlıdır. Her canlının olduğu gibi doğal ihtiyaçları vardır. Havaya… Suya… Nefes alır, yer içerler, şarkı söylerler.
Kimi insanoğlu bu canlılığı görmez, toprağı hiçe sayar, onu hoyratça kullanır. Suyunu havasını kirletir. Toprağın gözü gibi büyüttüğü bitkiler, insanlar tarafından durmamacasına yok edilir.
Maden arayacağız diye, içine kimyasal karıştırılıp, toprak kirletilirken, doğanın çocukları olan ağaçlar kesilerek, yakılarak yok edilir. Bitkiler özelliklerini kaybeder. Toprak bu kirlilikten kurtulmak için devamlı konuşur. Çığlıkları ayyuka çıkar, amakimi insanlar bu çığlığa kulaklarını tıkar.
Sanatçımız Turgay Sarı’nın amacı resimleriyle bu acıyı duyurmak, doğanın yalın güzelliğine dikkat çekip doğa sevgisini hatırlatmaktır. Bu nedenle sergisine VAVEYLA adını vermiştir.
Sanatçımız toprağın çocuğu olarak cemreyle uyanan, ekilen, sulanan, sel altında kalmış, dere kenarındaki toprağın kokusunu hissetmemizi istemiş, toprağın kokusunu resimleriyle topluma hissettirmeye çalışmıştır. Turgay Sarı’nın resimlerine bakarken toprağın kokusunu duyar, içimize çekeriz. Çünkü o doğa çocuğudur. Doğa çocuğu olmaktan çok mutludur. Toprağın kokusunu ancak toprağın çocuğu, toprağın sanatçısı duyurur. O doğanın her türlü güzelliğini, tanımış, içine taşımış onunla yoğrulmuş bir ruhtur.
Doğduğu günden bu yana doğanın türlü güzelliğini tanımış, toprağın sesini dinleyip kokusunu hissetmiş, toprakla yoğrulmuştur.
Turgay Sarı 1972 yılında Erzurum Narman Şekerli köyünde doğar. 12 yaşına kadar bozulmamış doğa içinde büyür. Çocukluğu toprağın renklerini izleyerek, toprağa, bitkilere, dokunarak, toprağın tabiat olayları karşısındaki değişimini izleyerek, o anlardaki kokusunu içine çekerek yaşamış ve büyümüştür. Doğa her türlü hissi yaşatan mucizedir. O nedenle devamlı toprakla, bitkilerle konuşur. Onlara şarkılar söyler, onların şarkılarını, şikâyetlerini dinler.
Toprağın kokusunu çocuk yaştan itibaren ciğerlerine doldurmuş, onu tanımıştır. O kokular içinde büyümüştür. Toprağın evlatları olan çimenlerin üzerinde koşmuş, yuvarlanıp takla atmış, mutlu olmuştur. Bu güzellikleri resimleriyle insanlara göstermek istemiş, bu uğurda gecesini gündüzüne katıp çalışmıştır.
Turgay Sarı çocuk yaştan itibaren, hatta bebekliğinden bu yana toprakla, çamurla, bitkilerle, taşla iç içe yaşamış. Çamura şekil vermiş, oyuncaklar, heykeller yapmıştır. İlk heykelini yaptığında henüz bebek yaşlardadır.
Sanatçımız orta öğrenimini Erzurum’da tamamlamış. Bu dönemde okul sonrası muhasebe işlerinde çalışmış. Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde üç yıl okumuş. Bu okulun kendine göre olmadığını düşünen sanatçımız Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Resim Eğitimi Bölümü’nde okumuş, 1998’demezun olmuştur.
Öğretmenlik sınavlarına girip, öğretmenlik formasyonunu kazanan Turgay Sarı, Yalova Atatürk Bilim Sanat Merkezi’nde sanat eğitimi dersleri vermeye başlar. Halen sevgiyle devam ettiği okulunda sanat neferleri yetiştirme gayreti içindedir.

Onun için sanat yapmak da, sanatı öğretmek de çok büyük mutluluktur. Bu mutluluğu anlatırken sesindeki heyecan onun sanatı da, öğretmenliği de çok sevdiğinin göstergesidir. Sevgiyle yaşayan Turgay Sarı insanlara sevgi verecek sanat eserleri ortaya koyar. Bu sevgi 100’ün üzerinde karma sergiye katılmasına, 10 kişisel sergi açmasına vesile olur.
Sanatçımız sanatını şu sözlerle ifade ediyor: “Uzun zamandır toprak kokusu üzerine eser üretmekteyim. Toprak kokusunu sanat izleyicisine hissettirme çabası içerisindeyim. Eserlerim özgün eserlerdir. Kendi duygu, düşünce ve izlenimlerimin ifadeleridir. Son donemde yapmış olduğum çalışmalar özel koleksiyonlarda kurumsal firma, otel ve yurtdışındaki sanat koleksiyonlarında yer almaktadır.”
Turgay Sarı plastik sanatların her dalında eserler verir. Heykel yapar, kolaj yapar, seramik yapar. Hepsinde de kendini ve toplumu mutlu edecek eserler ortaya koyar.
Hayata ve sanata sevgiyle bakan sanatçımızı kutluyorum ve sanat yolunun açık olmasını diyorum.
2025Şubat
Yeni yorum ekle