Tatiana Kirillova (Tatianki)

Sanat

Tatiana Kirillova (Tatianki)

Rusyanın İlk Ebru Sanatçılarından

lseren Sönmez

zorbatv.com

Bir an hangi parçalardan meydana gelir?

Dikkatiniz aynı anda kaç duygu, durum ve konu ayırt edebilir?

Yaşamın bir anı büyük mü, küçük mü, derin mi, sığ mıdır?

Aynı nehre iki kez girilmez. Bir anda sahip olduğumuz fırsat başka bir anda karşımıza çıkmaz.

Zamanın nehri durmadan akar gider, ancak biz yine de her anın mutluluk payını çıkarıp yaşayabiliriz. Rengi-Su  tekniği resmin su üzerine rastgelen  izi, yaşamımızın donmuş, benzersiz anıdır.

Peki, şimdi sizin yaşamınızın an’ı nasıl? diye soruyor TatianaKirillova…

Rengi - Su tekniğiyle yaptığı resimlerinin karşısında bizi düşünmeye itiyor.

Yüksek öğrenimi ardından iki yıl ekonomist olarak çalışan  Tatiana sanat alanına geçmeye karar verdi.  Moskova Fotoğrafçılık Akademisinin profesyonel kursunu tamamladı. 2015 yılından bu yana Rusya Sanatçılar Birliği, Uluslararası Sanatçılar Federasyonu ve Avrasya Sanatçılar Birliğinin üyesidir.

Bir fotoğrafçı olarak kendini geliştirirken, dünya kültüründe de süsler ve sembolleri araştırdı. Türk Mermer Kâğıdı sanatı olan  ebruyu keşfetti.  Bir kaç yıl ebru sanatını öğrenip uyguladıktan sonra, Moskovanın merkezinde kendi ebru stüdyosunu açtı ve Rusyanın ilk ebru sanatı projesini oluşturdu.

Rusyada bilinmeyen; binlerce yıllık Türk Mermer Kâğıdı Sanatı olan Ebruyu  gördü âşık oldu. O andan sonra sanki gökyüzünde bir güneş gördü. O güneşyeryüzüne indi.  Onun gözlerine dik dik baktı. Gözlerinden kalbinin derinliklerine indi. O anda kendini göremedi. Ruhu uçmuştu. Gördüğü kalbini derinden etkileyip, sarsan  rengârenk ebrunun faklılaşmış hali  “Rengi-Suydu.” Bedeni can kesildi. Can âlemine gitti. Orada güneşi gördü. O güneş onu çekti kendine.  Peşinden sürükleyerek kendi yurduna götürdü.  Aşkın aldı benden beni. Bana seni gerek seni. Ben yanarım dünü günü. Bana seni gerek seni.  Yunus Emrenin dediği gibi, bu ateşle yandı.

Tatiana  artık Türkiyede yaşayacaktı. Âşık olmuştu güneşe. O anda gökyüzünü renkler donattı. Gökyüzü pırıl pırıl  oldu, aydınlandı.  Aşkla sarılacaktı, yeni tanıdığı, tanıtacağı  sanata. O sanatı yaparken teknesi renklerle aydınlandı. İç içe geçen renkler onun teknesinde birbirlerine karışarak sel oldular, gökyüzündeki renkler gibi iç içe geçip tekneyi renk cümbüşüne soktular. Tatiana  yarı düşsel dünyadaydı. Onu neler bekliyordu, farklı bir ülkedeydi. Yepyeni bir sanat (Rengi-Su) ile yolculuk yapmak, yeni bir yaşamı ve sanatı  kucaklamak üzereydi. Bedenini de ruhunu da eğitmek için koşmaya başladı.  Yarışmalara katıldı.  Bu yarışma ruhunun yarışıydı. Onu kim bilir nerelere götürecekti.

Mevlana için Şems ne ise Tatiana için de Rengi-Su  oydu. Aşktı  aşk. Dünyasını alt üst edecek, ülkesini terk ettirecek, onu yeni boyutlara, yeni ruh çalkantılarına götürecek, mistik dünyaya sokacaktı. Artık; onun ruhu,  Rengi-Suyu derinlemesine inceleyecekti. Önce kendi ruhuna, sonra da insanların ruhlarına  etkisini inceleyip bilimsel araştırmasını  yapıp yogayla birleştirip insanların ihtiyacı olan huzuru bulmalarına yardımcı olacaktı.

Bu doğrultuda  Rengi-Suyu  tanımak için Türkiyeye gelen Tatiana önceleri çeşitli öğretmenlerden kurslar aldı. Ülkesinde Rengi-Suyu  tanıtmak için televizyonlarda gösteriler yaptı.  Panellere katılıp konferanslar verdi.  Sergiler hazırladı. Ülkesinde Rengi-Su öğretmeye çalıştı.

12 yıl önce ebrunun peşinden benim ziyaretime de gelen Tatiana  henüz Türkçe bilmiyordu. Ebru kitabımı gözden geçirmiş, bu ona bir açılım sağlamıştı. O nedenle beni tanımak istemişti. Rehber aracılığıyla anlaştık. Uzun uzun sohbet ettik. Ebru sanatının tarihçesini konuştuk.

Tatiananın Burhan Ersanla tanışması, onun için dönüm noktası oldu.  ArtıkTatiana Dünya Ebru Günlerinde yer alıyordu. Rengi-Su sanatını öğrenirken en büyük yolculuğu kendineydi.  Kendini tanımak, kendini aşmak için gece gündüz çalışmaya başladı.

Türkiyede başlatılan, Unescoya gönderilecek ebru bombardımanında o Rengi-Su tekniği ile yaptıkları çalışmalarla, öğrencileri ile yer aldı. Unescoya binlerce ebru ile çıkartma yapıldı. 2014 Yılı 27 Kasımda EBRU Somut Olmayan Kültürel Miras Listesinde  yer aldı.  O gün tüm ebrucular için bayramdı. Türkiye içinde gururdu. Tatianada  büyük çabasıyla bu gururdan pay alanlardandı.

zorbatv.com

İlham Veren Bir Sanat Yolculuğu 

2015’dan beri TatianaKirillova, Türkiye’yi ikinci vatanı ve sanatı için ilham kaynağı olarak seçti.

Eserlerinde kültürlerin kesişim noktası olan Türk kültürünün derinliklerini ve insanlarının hikayelerini yansıtmıştır. Sanatçı, Türk kültürüne önemli katkıda bulunan kişilerin portrelerini resmederken, onların doğup büyüdüğü yerlere gitmiş, yerel halkla sohbet etmiş ve yaşam felsefelerini yakından tanımıştır. Bu derinlemesine araştırma, her bir tablosunda bir hikâye ve bir ruh olarak yeniden doğmuştur.  

Sanatçının altıncı kişisel sergisi olan *"İlhamın Portreleri"*, 2023 yılında İstanbul Sanat Paylaşım Derneği’nin "İstanbul Görsel Sanatlar Merkezi" projesi kapsamında, İstanbul Kalkınma Ajansı'nın desteğiyle Beyoğlu Belediyesi tarafından tahsis edilen Artizan Sanat Merkezi’nde gerçekleşmiştir. Bu sergi, Kirillova’nın sanat anlayışının doruk noktası olarak, gelenek ve moderniteyi harmanlayan eserleriyle büyük ilgi görmüştür.  

40'dan fazla farklı sanat projesine, karma sergilere, performanslara ve çalıştaylara katıldı. Rusya,  Almanya ve Türkiyede sanat projelerinde yer aldı.  Gaziantep  2. Dünya Ebru Günü’ne, Kars-SarıkamışÇalıştayı’na katıldı. Ankara, Bodrum, Mersin Rengi-Su  sergilerinde  de yer aldı. Ayrıca kendisi için çok önemli olan, Art-Ankara Sanat  Fuarı’nda Portakal Çiçeği Sanat Kolonisi tarafından organize edilen “Seçki Ankara” projesinde eserleri sergilendi.

2021 yılında “Özgürlük Tuvalde” Uluslararası Resim Yarışmasında 850 yarışmacıyı geride bırakarak Birincilik Ödülünü kazandı.

Çalışmalarında eritici su olan (akrelik, toprak oksit ve pigment) boyaların yanı sıra, eriticisi yağ olan ( seramik, cam, yağlı boyalar, v. b.) kullanmaktadır.

 Çalışmalarında doğu batı sentezini yapmış ortaya yeni eserler koymuştur.

 Tatiana Rengi  -Su  tekniği ile resim yapan ender sanatçılardandır. Rengi - Su   tek ve benzersiz bir tekniktir.

TatianaKirillova tüm eserlerinin eskiz çalışmasını suda yaptığı için geleneksel ebru sanatıyla karıştırılmamalıdır. Ancak onun kendine özgü geliştirdiği bu teknik tamamen farklıdır. Kendinin özgür iradesinden oluşmuş dışavurumcu eserlerdir.

Kirillova ise oldukça zor ve farklı bir yöntemi deneyerek tüm çalışmalarının ilk aşamasını. Boş tuvali havuz haline getirip, üzerine saf su dolduruyor. Saf suyun üzerine tinerle erittiği seramik boyalarını serpiyor veya bir kaşıkla döküyor.  Sonra tuval üzerindeki suyu boşaltarak boyaların tuvale yapışmasını sağlıyor. Tuval kuruduktan sonra, meydana gelen belli belirsiz şekiller, dokular  üzerinde uzun uzun düşünüyor ve yapacağı konuyu beliriyor. Tasarladığı düşüncenin ortaya çıkabilmesi, kompozisyon oluşması ve daha etkili anlatabilmesi için de istenmeyen detayları kapatması, hatta biçimi bozması gerekebiliyor.

Kendine özgü teknik geliştiren Kirillovanın çalışmaları, modern sanat anlayışında yeni bir tekniği ifade etmekte birlikte sanatın olmazsa olmazı özgürlüğü ve yaratıcılığı da temsil ediyor.

Suyla oluşturulan akışkan dokular ve dinamik fırça darbeleri, enerji ve hareket hissini güçlü bir şekilde yansıtıyor. Bu eserlerdeki portreler, sanki yaşamaya devam ediyormuş gibi bir his uyandırıyor.  

Portrelerdeki karakterler, içsel bir güç ve karizma yayıyor. Bu figürler, kendi alanlarında derin izler bırakmış ve bireysellikleriyle çevrelerindeki insanlara ilham olmuş kişiler.  

Kirillova'nın portrelerini birleştiren yalnızca sanatsal tarzı değil; aynı zamanda güçlü karakterleri, duygusal derinliği ve anlam dolu bir hayatı keşfetme ile ilham verme arzularını yansıtmalarıdır.  

zorbatv.com

Nasıl kübizm Afrika sanatının izlenmesi sonucu olmuşsa, Rengi-Su sanatı da dünyada yeni akımlar başlatacaktır. Tatiana  Kirilovada olduğu gibi.

Rengi-Su gücünü sudan alır. Su dünyanın en büyük enerji ve gücüdür. Dağı taşı önünde sürükler, içindeki gücü sanata aktarır. Rengi-Su enerjisi bol, sonsuz güzellikte bir görsel şölendir. Rengi-Su  yapımını izlerken kişi ruhsal zenginlikler içine girer, bulunduğu ortamdan uzaklaşır. Ruhu doyar. Rengi-Su, izleyeni bu denli mutlu ederken sanatçısınada  sonsuz güzellikler sunar. Bu durum ruhun eğitilerek nirvanaya erişmesidir.

Kısa bir sessizliğe nasıl, binlerce yıl sığdırılabilirse, bir küçük resme de binlerce söz sığdırılabilir. Sanatçı ile resmi arasında oluşan durum, bir anda anlaşan iki esrarlı ruhun birleşmesi gibidir. Sanat bir nevi semadır,  zikirdir. Ruhta aşk ateşi yakacak kişi her türlü vesileye sarılır. Aşk varsa söz de güzeldir, beste de, resim de, şiir de, Rengi-Su da. Aşk varsa aşkla halvete erilir. Yapılan eser bal şeker olur, topluma sunulur. Sanatçı aşkı yaşıyorsa çıkan eser sanat olur, yıllara kalır.

Tatiana  şükreden, sabreden  kalbe sahiptir. O öğrendiği sanatı, ilimle, gayretle süsleyip, eserler halinde ortaya koyar. O arifler mahsus olan göl cömertliğindedir. Ruhta aşk ateşini yakacak olan, her türlü vesileye sarılır.

O, Rengi-Su aşkını yogayla birleştiren, ruhunu eğiten kişidir. En büyük eğitimini sanatında bulmuştur.

Tatiana çok şey bildiğini sanan kişi değildir. Kendini ön yargılardan arındırmış, insani kemale ulaşmaya çalışandır. Rengi-Su  kemale ermesi için bir yoldur. Bunu bilir bu yolda ilerlemek için var gücüyle çalışır. 

Suyla göl bağı kurmak çok önemlidir. İnsanla su arasındaki bağ güzelseçıkan eser de güzeldir.  Su çevredençok etkilenir. Havanın ısısı, tozu, ortamda bulunan parçacıklar ve hatta negatif enerjiler de  ebruyu etkiler. Denir ki su yüzeyinde  resim yapmak, külli iradeyle cüzzi iradenin bileşkesidir. Onların iyi anlaşması güzel danstır. Dans güzel olursa sonuç da güzeldir.

Sanata duyulan sevgi, yapanın yüreğini cilalar, parlatır.  Onu Allah aşkına götürür. O anda göğsü kabarır, içi mutlulukla dolar, mutluluğu bırakmamak için çalışır da çalışır. Enerjisi artar da, artar…  Sanat, sanatçının nefsini eğitir. Ona yemeden içmeden uzun süre çalışma aşkı verir.  Uzun bir süre sonra bedeni yorulur. Yine de bırakmak istemez. Bırakıp ayağa kalktığı an bedeni yorgun olsa da ruhu doymuştur, mutludur, huzur doludur. O çoğunlukla teknesinin başında sabahlamıştır. O iki saatlik uykuyla yeni güne başlayabilir. Bir kez ruhunun derinliklerinde güneşi görmüştür çünkü. O güneş ona her an ışık verir, enerji verir. O hiç bitmeyen bitmeyecek olan enerjidir, kor ateştir.

Şems gittikten sonra Mevlana çok acı çekmiş, gönül yarasını iyileştirmek için  kendini yollara vurmuş, Şama kadar gitmiştir. Tatiananın Şemsi onu hiç bırakmaz her an yanındadır. İhtiyaç duyduğu an bağ kurabilir. Yeter ki  “gel” desin, teknesini kursun.

Her işte olduğu gibi sanatta  ilerlemenin yolu da sebat etmek olsa gerek. Sebat etmek hakikat ehlinin işidir. Gel geç gönüllüler ise hakikatin  künhüne (sonucuna) eremezler. Tatianadaki sonsuz sebat, kısa sürede onu dünyada tanınmış hale getirecektir. Daha yenisini, yenisini yapacak enerjisi ve yüreği vardır. O edindikleriyle yetinmez, daha yenisini yapabilmek, yaptıklarını farklılaştırmak için kendisiyle mücadele eder.

 At Serisi: Özgürlük ve İlhamın Gücü

Atlar, tarih boyunca cesaret, güç, özgürlük ve sadakatin evrensel sembolü olmuştur. Türkiye'nin, atlarla ilgili derin köklere sahip birçok hikâyeyi taşıması bu seriyi daha anlamlı kılıyor. Örneğin, Kapadokya’nın "güzel atlar ülkesi" olarak anılması, bu coğrafyanın Persçe «Katpatuka» adından gelen tarihi bir zenginliğini yansıtır. Antik dönemde, asil atlarıyla ünlü olan bu topraklar, bugün doğal güzellikleri ve tarihi dokusuyla büyülüyor. Ancak atlara dair efsaneler hâlâ canlılığını koruyor.

Modern çağda ise hepimiz bir şeylerden kaçıyoruz: kendimizden, korkularımızdan, ya da geleceğin belirsizliğinden. Ancak bazen bir anlık durup içsel gücümüzühatırlamak yeterli. Atlar, bu seride izleyiciye hem fiziksel hem de ruhsal bir özgürlüğühatırlatan birer ilham kaynağı olarak resmediliyor. Onlar, zincirleri kırıp özgürlüğe doğru koşan, insanın öne dönüşünü simgeleyen figürlerdir.  

Her şey durmuş gibi görünse bile, hareket her zaman mümkündür; o hareket, küçük bir adımla başlar. Umut, uzun bir geceden sonra doğan güneş gibidir; kaçınılmazdır. Bu eserler, her bireyin içindeki özgünlüğe ve güce inanmasını teşvik eder. Değişim, hazır olduğumuzda gelir. Ve önemli olan, tıpkı vahşi atlar gibi, ileriye doğru koşmaya devam etmektir.

Boğaz’ın Efsanevi Vapurları: Bir Yolculuğun Felsefesi

Hayat bir vapur gibi; her durakta yeni bir yolculuk başlar.  

Bu seri, Boğaz'ın masalsı vapurlarını sadece bir ulaşım aracı değil, bir yaşam metaforu olarak sunuyor. Her bir vapur, bizi alışılmışın ötesine taşıyan, hayallere ve yeni düşüncelere açılan bir kapıdır. Ancak o adımı atmak, bu yolculuğa başlamaya cesaret etmek bize bağlıdır.  

Birçok insan dünyadaki adaletsizliklere üzülüyor, hatta onlarla savaşmayı bir çözüm olarak görüyor. Ancak mücadele doğası gereği yıkıcıdır. Yeni bir dünya, ancak yaratıcı bir yaklaşımla, insani değerler etrafında inşa edilebilir. Bu seri, değişimin önce bireyde başladığını vurguluyor. Her yolculuk, küçük bir adımla başlar. Ve bu adımlar, dünyayı değiştirmek yerine kendimizi dönüştürme cesaretiyle atıldığında gerçek anlam kazanır.  

Bu vapurlar, her bir bireye kendi rotasını bulması için bir davet sunar. Çünkü yaşam, içsel bir özgürlük ve bireysel mutluluğun peşinde koşmaktan ibarettir.

Tatianaya  “Neden resim?” diye soruyoruz

Her resmin bir mesajı vardır. Her sanat bir dildir. Bana en yakın dil de resim. Her resmin kendince bir dili vardır. Resim, heykel, müzik, şiir, edebiyat gibi… O dili söylemek içinse o sanat dalına dokunmak, o sanat dalında çalışmak  gerekir.

Rengi-Su sanatı size ne ifade ediyor?

Benim için su yüzeyinde resim yapmak, hayatın öğretisi oldu. Su akar, her zaman kendi yolunu bulur. Su yumuşak ama aynı zamanda çok güçlüdür. En sert taş ve demiri kırabilir, değiştirebilir. Su her canlının yapıtaşıdır. Her şey suyla büyüyor, iyileşiyor. Bizler hayat akışını yaşıyoruz. Onun dışına çıkmaya hakkımız yok. Benim çalışmalarımda su ile konuşma var, dans var.  Dansımızın güzel olması için önce doğayı izliyorum.

Rengi-Su sanatının en önemli özelliği nedir?

Hayatımızda pek çok şeyin kontrolü elimizde  değil. Bu kontrolsüzlüğü bariz bir şekilde yaşıyoruz.  Su kendi akışı içinde bize yolunu bulduruyor. O yön veriyor, biz uyguluyoruz.  Havanın ısısının, suyun azlık ve çokluğunun, su yoğunluğunun yaptığımız çalışmaya etkisi oluyor.   Eğer su ile iyi anlaşabilirsek, güzel bir dansa başlıyoruz. Dansımız güzelseçıkan eser de güzel oluyor. Sonra başka başka danslar da yapıyorsunuz.   Çıkan eserler  beni mutlu ediyor, Sonra topluma sunuyorum. Bu çalışmanın sonunda doğanın, yaratıcılık ve özgürlüğünü öğreniyorum.

Resim sanatı stresli mi?

Her türlü sanatta olduğu gibi,  resim  sanatında da stres vardır. Sanatçı  uyanık ve canlı olmak zorunda.  Stresin ruhu kötü etkileyici yanını atıp heyecanına kapılıp  yeni plastik değerleri yüksek eserler meydana getirmeli. En stresli olanı da sanatçının para kazanmak zorunda olması. Eser meydana getirmesi için ekonomiye ihtiyacı var. Sanat, sanatçının kendi mutluluğu için olmalıdır.  Sanat eseri ondan çıktıktan sonra toplumundur. O nedenle sanatı oluşturan sanatçı, korunmalı kollanmalıdır.

Rengi-Su Sanatı ile psikoloji arasında nasıl bir bağ var?

Su yüzeyinde resim yapmak sabır, dikkat ve hazırlık ister. İstediğin eseri oluşturmak için planlı çalışmaya ihtiyaç var. Sanatçı çalışırken sakinleşir. Ruhsal dinginliğe ulaşır, mutlu olur.

Eğitim gördünüz mü?

15 yıldır ebru yapıyorum. Birkaç farklı öğretmenden ders aldım. En önemli şey kişinin kendini yetiştirmesidir. Eğitim uzmanlık ve bilgiler veriyor. Ancak gerçek sanatçının eğitimi hiç bitmiyor. Leonardoyu düşünelim, o sürekli araştırma yapıyor, çok çalışıyor, çok okuyordu.  Sanatçı olmak için gönül çalışması gerekiyor. Sanat yapmak sonradan geliyor.

Gelecek için  planlarınız nedir?

Ben sanatı bir dil olarak kullanıyorum. Bu dil ülkeler arasında barış, anlayış tesis etmek için uygun bir dil. Ömrümün sonuna kadar bu konuda çalışmayı istiyor, insanlara da su gibi olmak, hayallerini gerçekleştirmek, kendi canını bulmak için sanatla uğraşın” diyorum. Siz hele bir başlayın, şans yanınıza gelecektir,” diyorum.

Ben de, yolun açık olsun TatianaKirillova, diyorum.

 2025 OCAK 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.