
1970’li yıllarda bir köy muhtarından dinlemiştim: Önce ölüp gidenler, sonra ölüp gelenlere, “İşlerini bitirdin mi?” diye sorarlarmış, onlar da “Bütün işler yarım kaldı,” dermiş. Bu dünyada her işini bitirip giden, “yeter artık” diyen var mı? Bizim işler de hep yarım kalacak gibi. Kitaplığın alt çekmeceleri küçük kitapçıklarla dolu; “Atatürk’ten Hatıralar,” “Ankara’nın İlk Günleri,” “Atatürk’ün Hususiyetleri,” “Cumhuriyet Nasıl Kuruldu” gibi küçük belgesel kitaplar, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yazılmış küçük oylumlu hikâye kitapları, eski tarihli dergiler… Bunlar arasında biri bu sabah dikkatimi çekti. Dergi mi kitap mı olduğuna önce karar veremedim; 83 sayfa… Kapak yazısı “Seçilmiş Hikâyeler.” Yıl 1957. S. 62-63. “Her Yıl Yeniden Ölen Adam’ı anlatıyor. Şimdi ben de size anlatayım her yıl yeniden ölen bu adamı: O yıl Sait Faik Hikâye Armağanının 4.sü verilecek. İstanbul, Ankara, İzmir Edebiyat çevresi aylardan beri “Acaba kime verilecek?” diye tartışıyor ve bekliyorlar. Yazarlar, yarışmaya o yıl kaliteli eserler katılmadığı konusunda hemfikir olsalar da Nezihe Meriç’in “Topal Koşma” ile Özcan Ergüder’in “Maskeli Balo” öyküsünden birine kesin gözüyle bakıyorlar. Orhan Kemal, Kemal Tahir, Kemal Bilbaşar’ın da yabana atılmayacağını tahmin ediyorlar. Derken, 19 Nisan 1957 günü İstanbul’da vilayet konağının karşısındaki bir binaya kelli felli birtakım zevatın geldiği görülüyor. Bunlar aynı zamanda Varlık Dergisi yazarı olan Jüri üyeleriymiş. Nurullah Ataç, Sabri Esat, Macit Gökberk, Fazıl Hüsnü, Orhan Hançerlioğlu, Sabahattin Kudret; Sait Faik armağanını belirlemek için toplanmışlar. Sonuçta hiç kimsenin beklemediği ve lâyık görmediği, Varlık Dergisi yazarlarından Necati Cumalı’nın, “Başka Bakmak” öyküsünü birinci seçmişler. Meğer bundan önceki Sait Faik Hikâye ödülleri de Varlık Dergisi yazarlarından Sabahattin Kudret, Haldun Taner ve Tahsin Yücel’e verilmiş.
İşte elimdeki Seçilmiş Hikayeler Dergisi burada devreye giriyor. Öteki Edebiyat-Sanat dergileri ve bu alanda öne çıkmış, isim yapmış yazarlar bu olaya sessiz kalırken, “Seçilmiş Hikayeler” dergisi ve yayınlarının sahibi Salim Şendil bir protesto yazısı hazırlayıp jüri heyetine, ayrıca da İstanbul, Ankara, İzmir basınına göndermiş. Bu protesto basında geniş yer tuttuğu gibi Edebiyat çevresinde de büyük tartışmalar yaratmış. Jüri üyelerine gönderilen telgraf metni şöyle:
“Jürinin bundan önceki ve bu kararı bize göre büyük hikâyeci Sait Faik’in aziz hatırasına ciddi bir saygısızlık teşkil etmektedir. Bu saygısızlığa daha fazla katlanamayacağımızı ve bundan böyle Sait Faik Armağanından bütün yayınlarımızla çekildiğimizi, bilgi edinilmesi ricasıyla arz ederiz.
Seçilmiş Hikayeler ve Dost dergileri ve yayınları sahibi
Salim Şendil
Salim Şendil bu telgrafla da yetinmeyip bir de “Yazarlarımıza ve Türkiye toplumuna” diyerek, herkese açık, iki soru yöneltilen bir “Sait Faik armağanı üzerine bir soruşturma” açmış, gelen görüş ve düşünceleri de elimdeki bu 6263. Sayıda yayımlamış. Soruşturma yazısı şöyle:
Soruşturma:
1. Bu yıl Sait Faik Armağanına giren adaylar arasında sizce kimin hikâye kitabı kazanmalıydı?
2. Sait Faik sağ olsaydı, kendi adına kurulan bu armağanı üç yıldan beri kazananlar için ne derdi?
Bu soruşturmaya, kimi birkaç cümle, kimi birkaç sayfa olmak üzere uzunlu kısalı çok sayıda yanıt gelmiş. Ben, kısa yanıtlardan birkaçını vermekle yetineceğim: Fikret Otyam: 1.Orhan Kemal’in 2.Neler demezdi ki Çetin Altan:
1.Siyasi kanaatimle şahsi düşüncem uyuşmaz, onun için bu suali cevaplandırmayacağım. 2.Asıl o zaman ölürdü ve her yıl yeniden ölürdü. Suat taşer: 1.Jüri üyeleri dar zamanda acele karar vermişe benziyorlar. Daha dikkatli daha titiz hüküm vermek gerekiyor. 2.Herhalde iyi olmuş demezdi. Sait Faik acele verilmiş hükümlerden hoşlanmazdı. Tarık Buğra: 1.Bu armağan muvaffak olmamıştır. Bunun en mühim sebebi Jüri üyelerinin iyi seçilmemiş olmasıdır. Ne bu defa ne de bundan öncekiler yıllarının en iyi eseri değildir. 2.Çok memnum olurdu bu işlerden kerata! Nezihe Meriç: 1.Nezihe Meriç; “Topal Yürümek…” 2.Allah bilir küfrederdi. Mehmet Kemal: 1.Necati Cumali yerine kim kazansaydı şaşmazdım. Cumalı’nın vaktiyle Ulul gazetesinde Hikâye diye bazı karalamalarına rastladığımı hatırlıyorum. 2.Ne diyeceğine gelince, Madam Roland aklıma geldi. Bu ünlü Fransız kadını giyotine götürülürken, “Ey Hürriyet, senin adına ne cinayetler işleniyor,” demişti. Sait Faik buradaki “Ey Hürriyet” sözünü, “Ey Hikâye” diye değiştirirdi. Vü’sat O. Bener” 1.-------- 2. Neşesi yerindeyse, “İyi ki ölmüşüm yahu,” derdi.
Baki Kurtuluş:
1.Herhalde Necati Cumalı’ya değil 2.Kendisi kazanmadığı için üzülürdü, çünkü gerçekten onun kazanması lâzımdı. Muzaffer Erdost: 1.Nezihe Meriç ya da Özcan Ergüder’e… 2.Sait Faik’ün bütün suçu ölmesindedir. Sağ olsaydı kendi adına armağan kurulmazdı. Sanırım adı arkasında oynanan bu oyunlara gülerdi. Ama bu oyunlar hayatında tek ciddi aldığı hikayeciliğimizin canına okuyorsa odasına girer, “hoh!”der ölürdü. Ne yapalım ki Sait Faik çok önce öldü.Cambazların tepsisine bahşiş bırakırdı. Güner Sümer: 1.Sanıyorum Nezihe Meriç’in “Topal Koşma”sı en iyisiydi. 2.Sait’in böyle gayri ciddi işlerle uğraşacağını sanmıyorum. Ece Ayhan: 1.Nezihe Meriç’in “Topal Koşma” ya da Özcan Ergüder’in “Maskeli Balo” kitabının kazanması gerekirdi. 2. Sait Faik sağ olsaydı, “Yahu teselli mükâfatı mı bu” derdi. Tarık Dursun K. 1.Özcan Ergüder… 2. Ölebilirim, derdi. Tevfik Çavdar: 1. Topal Koşma… 2.Susmayı tercih ederdi. İlhami Soysal: 1.Nezihe Meriç… 2.Rezalet. Can Yücel, Mahmut Makal gibi çok sayıda yazarın gönderdiği yanıtlar böyle uzayıp gidiyor. Ben, kısa olanlardan birkaçını buraya almakla yetindim.
Bir soru sormak da benim söz hakkım olsun: Sahi, Sait Faik ödülü gibi önemli edebiyat ödülleri günümüzde kimlere veriliyor, hak ettiği yere gidiyor mu? Değilse, Salim Şendil gibi bundan rahatsız olacak denli duyarlı yazarlar bu işin ardına düşen dergiler var mıdır?
Yeni yorum ekle