
Pitoresk Sorunsalı
Saygın Ünel
Dönemin ruhunun, yaşam dinamiklerini doğrudan etkilediğini yadsıyamayız. Modern çağda bireysellik ön planda olsa da toplumsal olayların peşimizi bırakmadığını da… Bu bağlamda iki tür sanatçıdan söz edebiliriz. Tamamen bireyselliğine tutunabilen, kendi dünyasına çekilip dünyanın leş kokusuna karşın burnunu tıkayabilen yani kendine bir koruma kalkanı oluşturabilen. Bir de toplumun içinde olan, kitlesel hareketlerde zincirin halkası olabilenler.Aslında bu her dönemde böyleydi ama biz günümüzden söz etmek zorundayız. Peki burada hangisi daha iyi üretim yapabiliyor ya da bir kıyas yapmak doğru mu?
Yüksek sanat dediğimiz şeyin tam olarak ne anlama geldiğini de tartışmak gerekir. Halktan kopup kabuğuna çekilen sanatçı zaman içinde kör olur. Optik bir körlükten çok daha kötüsüdür bu. Elbette burada sanatın halk için mi sanat için mi olduğunu tartışmayacağız ancak artık sanatın gerçekten sanat mı olduğunu tartışır hale geldik. İşte bu beni daha çok endişelendiriyor.
Ne kadar inkâr edilse de insan doğanın bir parçası fakat toplumun da bir parçası. Hatta sadece içinde yaşadığı toplumun değil dünyanın bir parçası ve yer altına saklanmak bir anlam ifade etmeyecek. Bir resmi, müziği, şiiri, romanı ve benzeri eseri ortaya koyarken oran orantı, biçim, biçem, renk ne kadar önemliyse eserin konusu da bir o kadar önemli.
Bir sanatçı kendiyle kaldığında izlenimci bakış açısıyla zaman dilimlerini takip ederek muhteşem sanat eserleri ortaya koyabilir. Bunu farklı şekillere de sokabilir. Sanatın taklit olduğunu savunan Aristoteles’e göre bunda hiçbir sakınca yok. Ancak tekrara düştüğünde bunun bir sorunsala dönüşmesi kaçınılamaz. Bu da ciddi bir pitoresk sorununa yol açar.
Öte yandan halkın içindeki sanatçının üretkenliği, devamlılık sağlar ve kaçınılmaz bir şekilde herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği eserlere imza atar. Çünkü halk kendinden bir şeyler bulduğu eseri içselleştirir. İşte o zaman dokunaklı bir şeyler ortaya çıkar. Bazılarınız bu tür yapıtların sadece üretildiği dönemde kalacağını savunacaktır ama popülarite ile dönemi yansıtmanın arasında çok fark var. Ne yazık ki bu da karıştırılıyor. Bunun için sanat tarihine bakmakta fayda var. Toplumcu sanatçıların başyapıt haline gelmiş eserleri tarihe düşülmüş notlardır ve üzülerek söylemeliyim ki en acı, en dehşet verici eserlerin konusunu gerçek yaşamda görebiliriz. Bunlar tekrarlanır ve burada tekrara düşen, tablolar, şiirler, filmler, müzikler değil yaşanan olaylar ve bu olayların ruhumuzda yarattığı duygulardır. Sonuç olarak bir eserin pitoresk olması; içeriğinin yapıtlarda değil yaşamın döngüsünde tekrarlanmasıdır.
Yeni yorum ekle