Günümüz Türkiye’sinden Manzaralar

Felsefe

Günümüz Türkiye’sinden Manzaralar

Aşağıdaki yazı Şubat 2021 tarihinde Net Kitaplık tarafından yayınlanan “Türk Yurdu’ndan Din-Siyaset-Felsefe Üzerine Sorgulamalar” başlığı altında yayınlanan kitabın bir kısmının farklı bir forma taşınarak kısmen özetlenmesiyle oluşmuştur. Aradan geçen zaman eserin güncelliğini eskitememiş görünmekte. Belki sadra şifa olur umuduyla bir hatırlatma yapmak istedim. Zira nice zamandır Türkiye çok boyutlu ve derin meselelerle yüz yüzedir. Aşağıdaki tezkire, mevcut sorunların analizini yapmak ve çözüm yollarına dair bir vizyon ortaya koymak amacıyla kaleme alınmıştır.

1. Karşılaşamama Durumu

Türkiye'de farklı görüşlere sahip kesimler arasında bir "karşılaşamama durumu" hakimdir. Diyalog eksikliği, anlayışsızlık ve kutuplaşma, toplumun bölünmesine yol açmaktadır. Bu durum, siyasal ve toplumsal şuurun yeniden inşa edilmesini gerektirir.

2. Düşünememe Hastalığı

Türk insanının "insanca düşünememe" gibi ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğu görülmektedir. Akıl ve vicdanın devre dışı bırakılması, yaratıcı fikirler üretememe ve kalpten sevgiyi kaybetme gibi sonuçlara yol açmıştır. Bu nedenle, bireylerin yeniden düşünme yetilerini kazanmaları için çaba sarf edilmelidir.

3. Ahlak Anlayışındaki Zaaflar

Ahlak anlayışındaki zaaflar, insanlıktan uzaklaşan davranışları yaygınlaştırmış, toplumun manevi dokusunu zedelemiştir. Beşer ile insan arasındaki farkı vurgulamak önemlidir; insan olmanın şartı, düşünme ve ahlaki değerlere sahip çıkmaktan geçmektedir.

4. Güven Eksikliği

Toplumda metafizik bir güven duygusu eksikligi yaşanmaktadır. Bu eksiklik, sadece hak ve hukukla sınırlı kalmayıp, toplumsal ilişkilerde de derin yaralar açmaktadır. Geleceğe dair umutların canlanması için bu güven yeniden tesis edilmelidir.

5. Has Kaygı ve Düşüncenin Yokluğu

Günümüz insanının kaygısızlıktan ziyade "has kaygıdan" yoksun olduğu belirtilmektedir. Has kaygıdan uzaklaşmak, bireyi hayvani seviyeye indirgemekte, insani özü zedelemektedir. Toplum, kaygılarının merkezine daha derin ve anlamlı meseleleri koymalıdır.

6. Eğitim ve Felsefi Derinlik

Unutulan hakikatlerin hatırlatılması ve bireylerin bu bilinçle yetiştirilmesi eğitim sisteminin temel amacı olmalıdır. Ancak bu, sadece bilgi aktaran değil, aynı zamanda bireyleri eleştirisel düşünebilme yetisine kavuşturan, vicdan ve akıl dengesini gözeten bir eğitimle mümkün olabilir. Mâtüridî nazardan hareketle şekillendirilecek bir felsefi derinlik, eğitim politikalarının merkezinde yer almalıdır.

7. Yanlış Anlamlar Yükleme ve Mefhum Buhranı

Siyasetteki kavramlara yanlış anlamlar yüklenmesi, mefhum buhranlarına yol açmıştır. "Millet," "devlet" ve "hükümet" kavramlarının birbirine karıştırılması şsistemsel sorunları derinleştirmektedir. Kavramları yeniden tanımlamak ve onlara hak ettikleri anlamları kazandırmak gerekmektedir.

8. Siyasi Sistemde Tıkanıklık

Sorunun kaynağı, siyasi sistemdeki tıkanıklıktan öte, tarihini, kültürünü ve değerlerini bilen bireylerin yetkili konumlara gelememesidir. Bu bireylerin çıkış yolları sunması, toplumu birleştirip diriltecek bir etki yaratabilir.

9. Geleceğe Dair Vizyon

Mevcut sorunların çözülmesi için bir gelecek vizyonu gereklidir. Türk milletinin tarihsel birikimi ve medeniyet anlayışı, bu vizyonun temellerini oluşturabilir. Yeni bir medeniyet hamlesi, toplumsal şuuru canlandırarak Türkiye'nin yükselişini sağlayacaktır.

10. Toplum ve Teknoloji

Teknolojinin toplumsal değişimdeki rolü inkar edilemez. Ancak teknolojinin sadece bir araç değil, aynı zamanda bir amaç gibi kullanılması tehlikeler barındırır. Türk milleti, "ahlaklı teknoloji" kavramını hayata geçirerek, teknolojiyle değerlerini uyumlu hale getirebilir.

11. Türk Felsefesinin Keşfi

Bir Türk felsefesinin var olduğu, ancak henüz tam anlamıyla keşfedilmediği belirtilmektedir. Türk milletinin tarihi tecrübesi, doğayla uyum, adalet ve ahlak gibi evrensel değerleri kapsayan bir felsefi sistemin temellerini barındırmaktadır. Bu felsefenin yeniden yorumlanması, hem Türkiye'nin hem de dünyanın sorunlarına çözüm sunabilir.

12. Akıl ve İman Bütünlüğü

Akıl ve iman arasındaki dengenin korunması, hem bireysel hem de toplumsal sorunların çözümünde kritik bir öneme sahiptir. Bu bütünlük, sağlanmadığı takdirde, toplum manevi ve entelektüel anlamda eksik kalmaya mahkumdur.

13. Emanet Ahlakı ve Birlik Fikri

Türk ahlakının temelinde "emanet ahlakı" yer almaktadır. İnsanın ve doğanın birer emanet olarak kabul edilmesi, bireylerin ve toplumun bu emanete sahip çıkmasını gerektirir. Bunun yanı sıra, "dilde, fikirde ve işte birlik" ilkesi, Türk milletinin geleceğini inşa edecek en temel anlayıştır.

Yukarıdaki metin, sadece mevcut sorunları tespit etmekle kalmayıp, aynı zamanda çözümler için somut bir vizyon sunmayı amaçlamaktadır. Türk milletinin tarihi tecrübesi, kültürel mirası ve ahlaki değerleri, geleceğe umutla bakabilmek için yeterlidir. Ancak bu değerleri harekete geçirecek iradeyi ortaya koymak, hepimizin ortak sorumluluğudur.

Selam ile

Süleyman DÖNMEZ

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.