Türk Bilge Kocası Yalçın Koç’un Anadolu Mayası’nda Türk Kimliği

Felsefe

Türk Bilge Kocası Yalçın Koç’un Anadolu Mayası’nda Türk Kimliği

Kurban, vazgeçebilmedir en çok değer verdiğinden ve yaklaşabilmektir şah damarından daha yakın olana.

Türk vazgeçebilen bir millettir en çok sevdiğinden. Vazgeçmesi, vazgeçilmeyen içindir. Şah damarından daha yakın olan içindir. Kendisiyle kalbi arasına giren içindir. Hak, hakikat içindir.

Her bir okuyucumun geçmiş Kurban Bayramı’nı kutlayarak başlamak isterim yazıya.

Kutlu olsun, vazgeçerek vazgeçilemeyene yaklaşabilenlere, Türk olabilenlere, Türk kalabilenlere!

Türkiye, vazgeçilmez için vazgeçerek vazgeçilmeze yaklaşabilen gönlü mayalıların yurdudur.

Türkiye, Anadolu’dur. Lakin sırat köprüsündedirbir kez daha Anadolu.Çok kere yaşandığı üzere tehdit altındadır yine.

Anadolu’yu Anadolu yapan Türk kimliğidir tehdit edilen.

Basiret, feraset ve izan sahibi olanlar etkili ve yetkili olmadıkça cehennem çukuruna yuvarlanabilirAnadolu.

Anadolu Mayası ile mayalanan bu coğrafya hak etmediği bir kaderin eşiğindedir. Beklemektedir. Olup biteni anlamak için seyirdedir.

Mayası sağlamdır.

Lakin hareket geçip kader kaderle kesilmez iseAnadolu’yu Anadolu yapan Maya, Türkiye’yi terk edecektir. Türklük yeniden zillete düşecektir.

Bu nedenle an itibariyle, zaman kaybetmeden Anadolu Mayası’nın Türkiye’den göçmemesi için tedbir almalıdır.

Çünkü Maya, barınamadığı yerde durmaz. Göçer.

Tehlike büyüktür.

Çünkü Maya korunmadıkça Anadolu’da kalmaz. Anadolu kalmaz. Türklük kalmaz, Türk kalmaz, İnsan kalmaz.

Kaybolur gider. Tıpkı Endülüs gibi.

Anadolu, Piri Türkistan Hoca Ahmet Yesevî’nin alperenlerince mayalandı ve Türk oldu, Anadolu oldu.

Türklükten dönüş olamaz.Bu, yok oluştur. Bu nedenle unutturulmak istenen Türk’ün özü Anadolu Mayası, unutulmamalı, unutturulmamalıdır.

Nedir Anadolu Mayası?

Anadolu Mayası’nın ne olduğunu yaşayan bir Bilge Kocası (Prof. Dr.) Yalçın Koç’un gönlünden aşk ile dökülen “Anadolu Mayası: Türk Kimliği Üzerine Bir İnceleme” başlıklı eserinden yararlanarak teşrih edelim.

Bilge Kocası Koç, "Anadolu Mayası Türk Kimliği Üzerine Bir İnceleme" adlı eserinde Anadolu'nun Türk kimliğinin temel unsurlarını ve bu kimliğin korunması için gereken anlayışları ele alır. Eser, Anadolu Mayası ile kültürel ve etnik ayrışmaların nasıl aşılarak Türk kimliğinin doğuşunu Nasreddin Hoca’nı fıkralarından yaralanarak idraklere sunar. Anadolu Mayası’nın Türk kimliğinin özünü oluşturduğunu ve bu kimliğin dışsal tehditler karşısında nasıl savunulması gerektiğini çok yönlü olarak teşrih eder.

Bilge Kocası Koç, Anadolu mayası ile Grek-Latin-Kilise diyarı ve bu diyarın etkisinde olan kültürler arasındaki farkları vurgular.İnsan olmanın da bu bağlamda nasıl bir mânâ taşıdığınıizah eder.

Bilge Kocası Koç, insanı inşa ederken alışılmışın dışında bir dil kullanır. Yepyeni ıstılahlarla yol alır. Bu nedenle Anadolu Mayası’nı anlayabilmek için, Bilge Kocası Koç’un ıstılahlarını kavramak gerekir. Aslında kavramak da yetmez. Duymak, görmek ve idrak etmek gerekir.

Bilge Kocası Koç’un eserinde çokça zikredilen birkaç anahtar ıstılahı açıklayalım. Öncelikle de Anadolu Mayası üzerinde duralım.

Anadolu Mayası, Türk kimliğinin özünü oluşturan, yerel ve özgün unsurlar içermektedir. Maya, Anadolu'nun Anadolu olmasında belirleyici ve birleyici rol oynamıştır. Bu nedenle Türk olmak, kültürel bir birliktelik değil, mayalanmadan doğan bir birliktir.

Birliği korumak, sadece Türkçe ile mümkündür.

Anadolu Mayası, bir diğer ıstılah olan Grek-Latin Kilise diyarı için sahip oldukları düşünce tarzları itibariyle idraki kabil değildir.

Grek-Latin-Kilise diyarı, Batı'nın temelini oluşturan, Grekçe ve Latince gibi dillerle ifade edilen, din (Kilise) ve felsefe ile şekillenen bir kültürel yapıdır.

Grek-Latin Kilise diyarında birey "yığınsal" kültürden bir parçaolarak tanımlar. Bu kültürde insan yoktur.

Çünkü insan Maya’dan doğar.

Oysa Grek-Latin Kilise diyarında mayalanma vuku bulmamıştır.

Oysa Anadolu gönlü mayalıların yurdudur.

Gönlü mayalı olana ferdi birey denir. Ferdi birey, Maya ile bireyliği aşarak kendine has varlık ve kimlik özelliklerini kazanarak insan olandır. İnsanlığın korunması gerekir.

İnsanlığı korumak çok boyutlu çaba ile mümkündür.

Öncelikle dil önemlidir.

Bilge Kocası Koç, dilin kimliğin temel unsurlarından biri olduğunun altını ısrarla çizer.

Dil, sadece bir iletişim aracı değildir.

Anadolu insanının dili Türkçedir.

Bir dil olanTürkçe, Anadolu Türk kimliğinin özünü taşıyan ve bu kimliğin varlığını sürdüren bir araçtır.

Türkçe’nin korunması, Anadolu’daki Türk kimliğinin de korunması anlamına gelir.

Bilge Kocası Koç’a göre "Anadolu Mayası" Türk kimliğinin koruyucusu ve taşıyıcısı olarak Türkçe ile birlikte anlam kazanır.

Anadolu Mayası, insanların birlik ve beraberlik içerisinde var olmasını sağlayan bir öz olarak tanımlanır. Türkçe, Maya’nın  idrakive kimliğin sürdürülebilirliği için kritik bir unsurdur.

Türkçe’nin geliştirilmesi ve korunması, toplumsal bilinci de artırır.

Bilge Kocası Koç, dilin sadece bireyler arasında bir bağ oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumsal hafızayı ve kimliği de şekillendirdiğini hatırlatır.

Türkçe’nin yaşatılması, milli değerlerin, mânevî mirasın ve tarihsel bilincin kuşaktan kuşağa aktarılması için şarttır.

Bilge Kocası Koç, tehlikelerden de haber verir.

En büyük tehlike Anadolu Vahhabileridir.

"Anadolu Vahhabileri" ve benzeri dış etkiler, Türk kimliğinin can düşmanıdır.Bu nedenle Türkçe’nin ve Türk kültürünün korunması elzemdir.

Anadolu Vahhabileri, Türkçeden hoşlanmazlar.

Yabancı dillerin ve kültürel etkilerin Türk kimliğini tehdit etmesinin önüne geçmek için, Türkçe güçlü bir şekilde savunulmalıdır.

Çünkü Türk kimliği, Anadolu Mayası’nın esası olan “cümle varlığın birliği ve kardeşliği” ilkesinin teminatıdır. Cümle varlığın birliği ve kardeşliği evrenseldir.

Hâsılı:

Bilge KocasıYalçın Koç, Türkçe'nin Anadolu Türk kimliğinin korunmasında temel bir unsur olduğunu ifade eder.

Dil, kültürel mirası ve toplumsal bilinci şekillendiren, insanları bir arada tutan önemli bir araçtır. Türkçe’nin yaşatılması, kimliğin ve değerlerin korunması için elzemdir.

İç ve dış tehditlere karşı dilin ve birliğin savunulması gereklidir.

Anadolu mayası, bu sürecin merkezinde yer alır.

Anadolu Bilgesi Koca Yalçın Koç, adı ile müsemma eserini şu cümlelerle mühürler:

["Anadolu mayası"nı "bilmeyen", "mevcut durum"u, "Anadolu" için "son (final)" zanneder. Oysa, "Anadolu"nun, nice "son" zannedilen "safha"yı, "son'landırdığını" hatırlayamaz. Nasıl hatırlasın.

"Anadolu mayası"nı "bilmeyen", biz "Anadolu Türkleri"nin, bu safhada da, içine düşürüldüğümüz "yok olmak, yok edilmek tehlikesi"nden, "diri'lerek", "can'lanarak" ve "bir'leşerek" çıkacağımıza ihtimal veremez.

Burası, "Anadolu toprağı"dır; "gönlü maya'lılar'ınyurd'u"dur. "Bilmeyen", nasıl anlasın.

"Gönül mayası", "birey'i, İnsan eder", "toprağ'ı, vatan eder"; "bez'i, ay yıldız'lı al bayrak eder ve, şerefle yüce'lerde dalgalandırır".

Bu "safha"daki "kurtuluşumuz" da, "Anadolu Türk kim'liği"ne sarılmamıza bağlıdır; "asli kim'liğimiz", bu "safha" da da, yegane "kurtuluş yolu'muz"dur.]

Aşk olsun!

Süleyman DÖNMEZ

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.