
Öykülerin Tadı
Doğan Soydan
Türkçe dersi, öğrencilere güzel okumayı, güzel konuşmayı, okuduğunu ve dinlediğini anlamayı öğretir. Anladığını, düşündüğünü yazılı ve sözlü olarak düzgün anlatabilme yetisi kazandırır. Ayrıca, kitap okuma alışkanlığı edindirmek de Türkçe dersinin başat amaçlarındandır. Bu ise, çocuğun ders kitaplarıyla yetinmeyip başka kitaplar da okumasını gerektirir ve süreklilik ister. İlköğretim çağında kitap okuma alışkanlığı edinen çocukların sonraki üst okullarda da başarılı oldukları kanıtlanmıştır.Bu durumun bilincinde olan veliler çocuklarını kitap okumaya yönlendirmek için çaba harcamaktalar. Okullarda “Öğrenci-yazar buluşması” vb. etkinlikler yaygınlaşmış ve bu tür etkinliklere ilgi artmıştır. Bu yönlendirme ve etkinliklere koşut olarak çocuk kitapları yazımı ve satışında da önemli gelişmeler olduğu gözlemleniyor.
Bütün bunlar, çocuklarakitap okuma alışkanlığı kazandırmak açısından önemli gelişmelerdir. Ancak,“Çocuklar okuma alışkanlığı kazansın” derken onları kitaptan, kitap okumaktan soğutacak zevksiz, yararsız, albenili kapaktan başka özelliği olmayan yayınların kucağına atmak yanılgısına da düşülmemelidir. Elbette kitap seçimi çocuğa bırakılmalı ama öğretmenler, anne, babalar da bu tehlikenin farkındaolmalılar.
Son günlerde ben de çocuk kitaplarına özellikle de çocuk öykülerine merak sardım. Kitapçılarda, fuarlarda marketlerde; nerede görsem çocuk kitapları almaya, eve birdüzine kitapla gelmeye başladım. Kitaplardan birini okuyup bitirdikten sonra“Bu kitapta nasıl bir olay anlatılmış? Kişiler, kahramanlar kimler? Çocuklara hangi güzel duyguyu, düşünceyi, olumlu davranışı kavratmak istiyor?” diye düşünüyor, çoğunun belleğimde hiçbir iz bırakmadığını görüyorum.Sonra, masada okunmayı bekleyen kitaplara dönüyorum yeniden; okuduklarım, okumadıklarımı öteliyor, okumak içimden gelmiyor. Kitapların kapağı, boyutu, oylumu, yazı karakteri gibi biçimsel özelliklerini irdelemek değil ereğim.Bu kitaplarda neyi arıyorum?
Kör Mustafa’nın kazma kürek yetmediğinde toprağı tırnaklarıyla kazıyarak yetiştirdiği * Karanfiller ve Domates Suyu’ndaki domateslerin güzelliğini, toprağın kokusunu arıyorum.
*Her sabah odamızıyanık ekmek kokusuyla dolduranSemaver’in içimizeyerleştirdiği anne sevgisini, yaşama sevincini arıyorum.
*Kuş avcısı Konstantin’in soyunu tükettiği “Son Kuşlar’ıgeri getirecekgüzel öyküler arıyor, Sait Faik’i saygıyla anıyorum.
* Filistin topraklarında ana vatan, ana dil özlemi çeken küçük Hasan’ı ve onu gözyaşlarını gizleyerek hayran hayran dinleyen Eskici’yi arıyorum.
* Din istismarcısı İlistir Nurilere, Abdi Hocalara dikkat çeken Yatır öyküsünün yaydığı aydınlığıarıyor, Refik Halit Karay’ı saygıyla anıyorum.
* Gümüş söğütler altında akan dereninhüzünlüşırıltısınıduyuranKaşağı’nın ışıltısını arıyor, Ömer Seyfettin’i saygıyla anıyorum.
* Çalı Kuşu, Tanrı Misafiri, Değirmen romanlarından alıntı öykülerin tadını, kokusunu arıyor,Reşat Nuri Güntekin’i saygıyla anıyorum.
* Bugüzel öyküleri çocuklarımıza okutan, sevdiren öğretmenleri, ülkemize iyi insan, iyi yurttaş yetiştirmekten başka kaygı gütmeyen yazarları saygı ile anıyor ve arıyorum.
Bütün bu düşüncelerden sonra, “Çocuk kitapları nasıl olmalı?”sorusunu yanıtlarkenkendi bilgilerimle usta yazarların görüşlerini ve akademik bilgileri harmanladım. Buna göre:
* Çocuk kitaplarında kör inanç, önyargı ve koşullandırıcı anlatımlardan uzak durulmalı.
* Duygu sömürüsü yapılmamalı.
* İdeolojik yönlendirmeye yer verilmemeli.
* Olay kahramanı ve olumlu değerler yenik düşürülmemeli.
* Çocukların olumsuz, güvensiz duygular yaşamasına neden olacak mutsuz aileler, cinsiyet duygularını tahrik edici olaylar, kolaycılık, başkasının sırtından geçinme, cinayet eğilimlerini besleyen olaylardan, bireysel ve toplumsal şiddet anlatımlarından kaçınılmalı.
* Özellikle yazgı, alınyazısı, bağnazlık gibi mücadele gücünü köstekleyen inanışlara yer verilmemeli.
* Başka ülke halklarını aşağılayan, küçümseyen, düşmanca anlatımlardan uzak durulmalı; ulusal duygu ve değerler başkalarını aşağılamadan kazandırılmalı.
* Bedensel ve zihinsel özürlüleri küçümseyen anlatımlara yer verilmemeli.
* İnsan, hayvan, doğa ve doğadaki varlıklar sevdirilmeli, yardımlaşma, dayanışma duyguları geliştirilmelidir.
Yeni yorum ekle